Efsaneler

VARKA İLE GÜLŞAH

Varka ile Gülşah

Arap yazınında ortaya çıkmış, İran ve Türk yazınlarında ele alınmış bir aşk ve serüven öyküsüdür. Varka ile Gülşah, öyküsünün erkek kahramanı olan Varka, esasen VII. yüzyılda yaşayan, Uzra kabilesinden Urva (Urvat) b. Hizâm adındaki Arap şairin yaşamıyla ilgili olmasına rağmen, daha sonraki tarihlerde Arap yazınında bir öykü konusu şekline dönüştürülmüş.

Aynı konuyu işleyen İran ve Türk yazınlarında da VIII./IX. yüzyıl sonlarında İslâmî bir ruhla ele alınan, romantik bir aşk mesnevisi şeklinde muhtelif yapıtlar ortaya çıkmıştır. Olay, Muhammed Peygamber döneminde Mekke dolaylarında yaşanmıştır. Öykünün en yaygın konusu, özetle şöyledir:

Mekke’de bulunan Beni Şeybe kabilesi, Hilâl ve Hümâm adlarındaki iki kardeş tarafından yönetiliyordu. Günün birinde bu kabilenin yöneticisi olan iki kardeşten biri olan Hilâl’in bir oğlu, Hümâm’ın da bir kızı olur. Oğlana Varka (Varaka), kıza da Gülşah adı verilir. Aşırı bir sevgiyle birbirilerine bağlanan Varka ile Gülşah adlarındaki bu iki amcazade, bir arada büyür. Hatta Varka ok talimlerine gittiği zaman onun bu kısacık ayrılmasına dahi dayanamayan Gülşah da bu ok talimlerine iştirak eder. Bu iki sevgilinin arı ve pak aşkları, kabiledeki herkes tarafından bilindiği için bunların evlendirilmeleri kararlaştırılır. Müslüman olmayan Benî Amr adındaki bir başka kabile reisi, güzelliği dillere destan Gülşah’ı kendine almak ister. Askerleri ile birlikte yola çıkan Benî Amr, Gülşah’ı almak üzere Mekke’ye vardığında Gülşah ile Varka’nın düğünleri yapılmaktadır. Eğlenceden kaynaklanan bir kargaşadan yararlanan Amr, düzenlediği bir baskın neticesinde Gülşah’ı kaçırır. Gülşah’ın kendisine ait olmasını söyler. Ancak ona direnen Gülşah, onu kendisine yaklaştırmaz. Varka Gülşah’ı kurtarmak amacıyla askerleriyle Amr’ın sarayına baskın düzenler. Amr, kendisiyle bire bir dövüşecek bir er diler. Varka meydana çıkmaya çalışır. Onun çıkmasını istemeyen Gülşah’ın kendisi meydana çıkar. Ancak mağlup olunca tutsak alınır. İkinci kez meydana çıkmaya çalışan Varka’ya bu kez de yaşlı babası engel olur. Oğlunun yerine kendisi meydana çıkar. Ancak yaşı bir hayli ilerlediği için mücadelede yaşamını yitirir. Günün sona ermektedir. Ancak çarpışmadan bir sonuca ulaşılmamıştır. Çadırlara dönülür. Amr, çadırındayken ona karşı bir hile düşüncesine kapılan Gülşah, Amr’a: “Ben esasen seni seviyorum. Ancak Varka’dan korkuyorum. Onu ortadan kaldırırsan senin olurum” der. Bir sonraki gün Amr ile Varka bire bir savaşıma başlarlar. Çarpışma sırasında atı tökezleyen Varka, yere düşer ve tutsak alınır. Amr’a dönen Gülşah; ‘Varka’yı bana bırak. İntikamımı kendi ellerimle alacağım.’ der.  Gülşah’ın bu isteğine karşı çıkmayan Amr, Gülşah’ı koruması için yanına bir köle verir. Yanındaki köleyle birlikte Varka’nın yanına giden Gülşah, Varka’nın da yardımıyla köleyi öldürür. Sonra öldürdükleri kölenin atına binen Varka ile birlikte oradan uzaklaşırlar. 

Kabile halkı, tekrar düğün dernek kurup Varka ile Gülşah’ı evlendirmek ister. Ancak, Varka’nın babasız olduğu için hiç bir servetinin olmadığını ileri süren Gülşah’ın annesi, bu evliliğe karşı çıkar. Gülşah’ın annesi, evliliğe karşı çıkınca Varka, aynı zamanda Yemen emiri olan dayısı Selim Şah’dan parasal destek almak için Yemen’e doğru yola çıkar. Yemen’e vardığı zaman dayısı Selim Şah’ın,  Yemen’i kuşatan Melik Antere tarafından tutsak alındığını öğrenir. Durumu öğrenince kendisi de savaşa katılır. Uzun süren çarpışmaların ardından Varka’nın da gösterdiği kahramanlıklar sayesinde düşmanlar yenilgiye uğratılır ve Selim Şah, esaretten kurtarılır. Savaşın ardından Varka, dayısı Selim Şah tarafından bir süreliğine Yemen’de alıkonur. Bu süre içerisinde Gülşah’ı almak isteyen Şam Reisi Melik Muhsin, çeşitli armağanlar göndererek Gülşah’ın annesinin rızalığını alır. Bu evliliğe hem Gülşah’ın babası hem de kabilesi onay vermezler, karşı çıkarlar. Buna rağmen Gülşah, annesi tarafından Melik Muhsin’e verilir. Olaydan habersiz olan Varka, dayısı tarafından kendisine armağan edilen eşya ve mücevherlerle birlikte ülkesine döner. Kabile halkı, Varka’nın çok büyük armağanlarla döndüğünü görünce hayrete düşerler. Gülşah’ın evlendiğini söylemeleri mümkün değil. Bu mümkün olmayınca Gülşah’ın öldüğü yalanını uydururlar. Ve gösterdikleri sahte bir mezarın, ona ait olduğunu söylerler. Varka, kırk gün süreyle mezarın başında feryadı figan ederek ağlar, durur. Gülşah, Şam’a gelin giderken sırdaşı olan bir kıza Varka’nın kendisine aldığı yüzüğü verip onu, Varka’ya teslim etmesini söyler. Varka’nın döndüğünü öğrenen kız, Gülşah’ın kendisine verdiği yüzüğü Varka’ya verir ve gerçeği olduğu gibi aktarır ona. Gülşah’ın sırdaşı olan kızdan yüzüğü alan ve ondan gerçeği öğrenen Varka, Şam’a gitmek üzere yola çıkar.

Gerdek gecesinde Melik Muhsin’e teslim olmayan Gülşah, kendisinin Varka’ya ait olduğunu ve ondan başkasıyla birlikte olamayacağını söyler. Gülşah’ın bu sözleri üzerine harikulâde bir insan olan Melik Muhsin, Gülşah’a: “Sen benim kardeşim olarak kal, ben senin yüzünü göreyim yeter” der.

Şam’a doğru yol alırken kırk haramîlerin saldırısına maruz kalarak baygın düşen Varka, bir gezintiye çıkan Melik Muhsin tarafından yaralı ve baygın halde bulunarak saraya getirilir. Gülşah, baygın halde saraya getirilen genci görünce hemen tanır. Yanındaki Melik Muhsin’e; ‘Senin getirdiğin bu adam Varka’nın ta kendisidir.’ der. Melik Muhsin, bu iki aşığı, günler boyu bir odada baş başa bırakır. Bu zaman zarfında iki sevgilinin nefislerine boyun eğmediklerine bizzat tanık olur ve bunların arasındaki aşkın, tanrısal bir aşk olduğuna kanaat getirir. Melik’in kendisine gösterdiği olağanüstü insanlık karşısında utanan Varka, aralarındaki tanrısal aşka rağmen Gülşah’ı almadan ülkesine dönmek ister. Gülşah, buna razı olmaz. Melik’ten, ona engel olmasını, gitmemesi için ikna etmesini ister. Melik, Gülşah’tan boşanacağını ve ikisini evlendirdikten sonra saltanatı kendilerine bırakacağını söyler. Melik’in bu önerisini kabule yanaşmayan Varka, ülkesine doğru yola çıkar. Şam’ın dışına çıktıktan bir zaman sonra bu aşka dayanamayacağını, bundan ötürü canını alması için Tanrı’ya yalvaran Varka, hemen oracıkta yaşamını yitirir. Olaydan haberdar olan Melik ile birlikte mezarın başına gelen Gülşah da sürekli yanında taşıdığı hançeri kalbine saplayarak yaşamına son verir.

Muhammed Peygamber, bir savaş sonrasında buradan geçerken olay, kendisine anlatılır. Yaşamını yitiren bu genç âşıklar için merhamet dileyen Peygamber’in arkadaşları, ömürlerinden ömür vererek bu iki genç aşığı diriltmek için Tanrı’ya yakarıda bulunurlar. Peygamber tarafından okunan duanın ardından dirilerek mezarlarından kalkan iki gencin nikâhı, Muhammed Peygamber tarafından kılınır. İki genç âşığın, bu nikâhtan sonra kırk yıl daha yaşadıkları rivayet edilir.

Öyküde adları geçen kahramanların, büyük bölümü Müslümanlığı tercih eden kişilerden oluşmaktadır. Adları ve yaşadıkları çevre bakımından Arapdırlar. Sadece adların sonuna ilave edilen Şah sanı, öykünün İslâmî İran yazınında almış olduğu biçimdir. Bu Farsça sözlüklerde kahramanların isimlerinin yer alması, öykünün İran yazınında ortaya çıktığının bir kanıtı olarak kabul görmektedir.

Öykü, Araplarda ortaya çıkmış olmasına karşın, Arap yazınında bu konuda kaleme alınmış herhangi bir yapıt bulunmamaktadır. Lâkin Kitabu’l-Agânî ve İbn Kuteybe tarafından kaleme alınan yapıtta Antere, Murakkiş ve Urva benzeri şairlerin hal tercümelerinde bu gibi öyküler dile getirilmektedir.

İran yazınında öyküyü ilk kez yazan kişi, Gazneliler dönemi şairi Ayyûkî’dir. Türk yazınında; XVI. yüzyılda yaşayan Yûsufî-i Meddah, Varka ve Gülşah adı altında bir mesnevi kaleme alan ilk kişidir. Yûsufî-i Meddah tarafından kaleme alınan bu yapıt, Erzurumlu Darir tarafından kaleme alınan Yusuf ve Züleyha adındaki yapıt ile Şeyhoğlu Mustafa tarafından kaleme alınan Hurşidnâme adlı yapıtla birlikte büyük önem arz eden bir başka Türk dili ve edebiyatı hatırasıdır.

Yapıtın son kısmında verilen bilgilere göre 1368’de yazıya aktarılan yapıt, altı meclisten oluşur. Her meclisin hitamında dinleyicilere sağlıklar dilenmiş ve sonraki toplantıya daha erken gelmeleri tavsiyesi yapılmıştır. Konu, Yûsufî-i Meddah tarafından Farsça yazılmış Varka ve Gülşah adlı bir yapıttan alınmışsa bile o yapıt, olduğu şekliyle kopyalanmamıştır. Zira Türk halk edebiyatında yapıtın son kısmında yer alan yaşamını yitirdikten sonra Peygamber ya da erenlerin vasıtasıyla “tekrar dirilme” örgesi, Farsça kaleme alınan Varka ve Gülşah adındaki yapıtların hiç birinde yer almaz. Bununla birlikte bu yapıtın bir aşk ve serüven mesnevisi olmasına rağmen, Yûsufî-i Meddah tarafından kaleme alınan yapıtta kahramanlık sahneleri daha çok ayrıntılıdır. Kimi zaman dinsel yanların ve hatta tasavvufî çizgilerin daha belirginleştiği bu yapıt, İsmail Hikmet Ertaylan tarafından 1945 yılında tıpkı-basım şeklinde yayımlanmıştır. Aynı yapıt, G.M. Smith tarafından Leiden’de 1976’da “Yûsuf-ı Meddah, Varka ve Gülşah, A. Fourteenth Century Anatolian Turkish Mesnevi” adı altında yayımlanmıştır.

Mesihî adlı XVII. yüzyıl Azerî şairi tarafından 1628 yılında Azerî Türkçesiyle kaleme alınmış, hem konu hem de sonuç itibariyle Yûsufî-i Meddah tarafından kaleme alınmış yapıtla aynı olan Varka ve Gülşah adlı bir mesnevi de mevcuttur.

Bununla birlikte Varka ve Gülşah adında bir mesnevinin de Mostarlı Ziya tarafından 1584 yılında kaleme alındığı rivayet edilmektedir. Bunların dışında kim tarafından kaleme alındığı belli olmayan Varka ve Gülşah adında iki yapıt daha mevcuttur. Bunlardan mesnevi şeklinde olanı, DTCF Ktp. No: 208’de,  düzyazı şeklinde olanı da Bayezid Ktp. No:5523’te kayıtlı bulunmaktadır. Türk halkı arasında istekle kabul edilen Varka ve Gülşah, süreç içerisinde tipik halk öyküleri içinde yer almıştır. Bir halk romanı şeklinde pek çok kez taş basmasıyla yayımlanmış olan (O. Spies: Türk halk kitapları mtr. Behçet Gönül, İst., 1941) öykü, bir kez de Mehmet Salih tarafından 1941 yılında yeni harflerle bastırılmış durumdadır.

Başka bazı Doğu örgelerini de kapsayan Varka ve Gülşah adındaki mesnevi, Ortaçağ Fransa’sında “Floire ile Blancheflor” adındaki romanın ortaya çıkmasına yol açmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.