MitolojilerTürk Mitolojisi
Trend

Gök Han ve Gök Kal

Gök Han ve Gök Kal ;Türk ve Altay mitolojisinde Gökyüzü Kağanı.

Kök (Kük) Han olarak da bilinir. Oğuz Han’ın ilk eşinden doğan oğludur. Türk yurdunun sınırsızlığını ve enginliğini simgeler. Göğün enginliği ve sonsuzluğu büyük öneme sahiptir. Gök Han’ın ongunu Sungur kuşudur. Maviye çalan bir rengi vardır. Diğer kuşları avlamakta kullanılır. Gök ve Han Birleşerek Gökhan diye erkek ismi olmuştur.

Gök-Kal

Türk ve Altay mitolojisinde bir doğa katmanı. Aynı zamanda eski Türk İnancı Tengricilik’te bir ruh kategorisidir. Kök-Kal veya Gök-Kalığ ya da Kovak-Kalığ olarak da söylenir. Karşıtı Yer Su’dur.

Atmosferi ve Uzayı, ayrıca buralarda bulunan koruyucu ruhları içerir. Yakutçada ve Dolgancada Kalan gök demektir. Kal (Kalı/Kalığ) sözcüğünün atmosfer ve uzayın farklılığının algılanabildiği dönemlerde ortaya çıkmış olduğu düşünülür.

Gök                                                                                                                      

Gök – Yeryüzünün dışarısında kalan ve havaküre ile uzayı kapsayan bölge. Kök (Kük, Göy, Kovak) veya “Gökyüzü” olarak da söylenir. Moğollar “Tenger” derler.

Bazen Uzay anlamında da kullanılır. Tüm toplumlarda gökyüzü insanların ilgisini çekmiştir.

Türk Mitolojisinde 9 katlıdır. 19 kat olarak genişletildiği de olur. İslâmiyetin etkisiyle 7 katlı olarak düşünülmüştür.

Göğün belli başlı üç sembolünde ikisi olan Ay ve Yıldız pek çok Türk Devleti’nin bayrağında mevcuttur. Bazılarında Güneş de bulunur. Ayrıca günümüzdeki Türk Bayrağı, Cumhurbaşkanlığı Sancağı (forsu) olarak ele alındığında Ay, Yıldızlar ve Güneş unsurlarının tamamı üzerinde yer almaktadır.

Göğün katlarında aşağıdaki Tanrılar oturur. Katlar aşağıdan yukarıya doğru artar. En yukarıda en büyük tanrı oturur. İnsana can veren güç doğadır. Tüm gökcisimlerinin bir İyesi vardır. Mânevi güç kaynağıdır. Moğollar kendi ülkelerine “Munkhe Khukhe Tengriin Oron” (Sonsuz Mâvi Gök Ülkesi) derler.

Türk-Moğol ve Sümer söylencelerinde Eril gücü simgeler. Baskın ve egemendir. Sâmi (günümüzde İbrani-Arap) kültüründe ise tam tersidir. Havva sözcüğü göğü ve havayı çağrıştırır (Ava: Hava demektir). Âdem sözcüğü ise yeri ve toprağı içerir (Adama: Balçık, çamur demektir.)

Bu açıdan Türk kökenli halkların öz kültürü, Sâmi anlayışından ciddi bir farka sahiptir.

Gök (Kök) sözcüğü Türklerde çok önemlidir. Hem göğü, hem gökçe rengi, hem enginliği, hem kökeni, hem saflığı hem de ilk olmayı ifâde eder. Örneğin Göktürk, en büyük devlet olma iddiasını içerir.

Gök ve Yer tıpkı Sümerlerde olduğu gibi Türklerde de ilk başta bir bütündür, bitişiktir.

Gök yaratıcı güce sâhip olmakla birlikte aslında o da yaratılmıştır. Onu da yaratan daha büyük, daha kapsayıcı bir güç vardır. Ve o güç Tasavvuftaki Vahdet-i Vücud (Bütünleşik Varlık) kavramına denk gelir.

Gök ve yere yemin edilir, ikisinden birden yardım istenir. Hanların ve hakanların, ulusların soyu göğe bağlanır. Cengiz Han’a adını veren şamanın adı Gökçe’dir. Herkesin gökte bir yıldızı vardır ve herkesin yaşamı ve yazgısı göğe bir iple bağlıdır. İpin kopsun bu anlamda bir bedduadır. Çuvaşça da mâvi renk Kovak (Kevek) kelimesiyle karşılanır ve Kök/Gök sözünden türemiştir.

Moğolca gök demek olan Tengeri sözünün Tanrı kelimesiyle bağlantısı açıktır. Çuvaşça da ise Tüpe gök demektir. Göğün Oğlu ise En önemli görevi kurtarıcılık olan, Ulu Ata’ya ait adlardan biridir. Işık şeklinde yeryüzüne düştüğüne inanılır.

Gök Katları

Asya Şamanizm’inde şamanlar “uçuş” denilen trans yolculuklarında, kimi zaman “yeraltı” dedikleri ortama iner, kimi zaman gök katları dedikleri ortamlara çıkarlar.

Altay Türkleri’nin geleneğine göre gök katları çeşitli ilâhî veya yarı ilâhî varlıklarca meskûn olup, şaman, yolculuğunda bunlarla irtibat kurabilir. Fakat “uçuş” denilen bu trans deneyiminde her şaman her gök katına çıkamaz; daha doğrusu şamanlar kudretleri oranında gök katlarına yükselebilir. Asya Şamanizm’inde, herhangi bir nedenle gök katlarını aşması gereken bir şamanın önce “yeraltı” denilen öte-âleme inmesi gerekir.

Ural-Altay kavimlerinde gök katları genellikle ya 7 ya da Dante’nin İlâhî Komedya’sındaki gibi 9’dur. Gök katlarının sayısı tüm şamanist toplumlarda aynı değildir. Kimi şamanist geleneklerde “yeraltı” denilen öte-âlem de 7 kata ayrılır ki, bu durumda algılanamayan katların toplamı 14’ü bulur. Eski şamanların 13’üncü gök katını aşabilmiş oldukları söylenir. Altaylılar ise hem 7 ve 9 kat gökten, hem de 12,16 ve 17 kat gökten söz ederler.

Altay, Yakut ve Uygur Türkleri’nin geleneklerine göre, insanların yaşadığı Yer, ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel Gök’ten oluşan üç ortam, merkezlerinden geçen bir eksenle birbirine bağlıdır ki bu eksenin iki ucu Yer’in Göbeği ve Göğün Göbeği olarak kabul edilir.

Göğün katlarında yaşayan Tanrılar şu şekilde sıralanır:

  1. KOÇA HAN, AK ANA, AK ATA
    1. ZADA HAN, İYEHSİT HANIM
    1. YAYIK HAN, TALAY HAN, ETÜGEN HAN, MAY ATA, MAY ANA, CÖHÖGÖY HAN
    1. YAYUÇI HANIM, HOTOY HAN
    1. KIZAGAN HAN, SUĞORUN HAN
    1. AYZIT HANIM, AY ATA, AY ANA, UD ATA, UD ANA, CAHIN HAN
    1. MERGEN HAN, GÜN ATA, GÜN ANA, BÜRKÜT ATA, BÜRKÜT ANA, CILKA HAN, TANHA HAN
    1. KÜBEY HANIM, ODIĞIN HAN, ÇINIS HAN
    1. UMAY HANIM
    1. ERDENEY HAN
    1. ALTAN HAN
    1. SUVOLTA HANIM
    1. AYIĞ HAN
    1. SUYLA HAN, KARLIK HAN
    1. UTKUÇI HAN
    1. ÜLGEN HAN
    1. KAYRA HAN
    1. GÖKTANRI
    1. TURA

Ürgel                                                                                                                  

Türk halk kültüründe takımyıldızlara “Ürgel” adı verilir. Gökyüzünde insanların hayalgücü ile belirli şekillere benzetilen yıldız toplulukları ve kümeleridir. Dünyadaki hemen hemen tüm topluluklarda takımyıldızlara söylencelerle ilgili isimler verilmiştir. Türklerde dikkati çeken pek çok Takımyıldız vardır ve bunlarla ilgili öyküler anlatılır. Örneğin Yeteğen takımyıldızının yedi haydut (at hırsızı) olduğu söylenir.

Bir obadan kaçırdıkları atlar ve peşlerindeki kendilerini kovalayan atlılar ile göğe savrulmuşlardır. O yüzden Uğruların (haydutların) bu yıldızlara bakarak yollarını buldukları söylenir. Türkler bazen Yedi Kağan (Yedi Hakan) veya Yedi Uğru (Yedi Hırsız), Yedi Karakçı (Yedi Haydut), kimi zaman da Yedi Arkar (Yedi Dağkoyunu) ya da (Yedi Kör) adı verirler. Moğollar ise aynı Takımyıldıza Yedi Bilge veya Yedi Yaşlı derler.

Başlıca Ürgel’ler şunlardır:

  1. Yeteğen / Yediger: Ursa Major (Büyükayı)
  2. Kömük / Kümük: Ursa Minor (Küçükayı)
  3. Ülker / Ülger: Pleiades (Süreyya)
  4. Arıkovanı / Kovan: Praesepe (Yemlik)
  5. Kambar / Kempir: Leo Minor (Küçükaslan)
  6. Karakurt / Karagurd: Cassiopeia (Kraliçe)
  7. Tayaktah / Tayahtah: Orion (Avcı).

Etimoloji

  • “Gök”: (Göğ/Gök/Kök) kökü. Gökyüzü. Mâvi renk, yükseklik, sonsuzluk, güzellik, genişlik, enginlik gibi anlamlar içerir. Tanrısallık ifâde eder. Göklen, ulu, mübarek demektir. Gökben ise Tanrısallık anlamına sahiptir. Moğolcada Höh hem mâvi renk hem de göğüs mânâsı ifâde eder, Kalmukçada Kökö mâvi renk demektir. Gök/Kök aynı zamanda bir şeyin kökeni, kökü (çıkış noktası) demektir.

“Kal”: (Kal/Gal/Hal) kökü. Atmosfer. Kal sözcüğü, kalkmak fiili ile bağlantılıdır. Örneğin kuşun kalkması, uçağın kalkması onun havalanması demektir ve bu sözcükle ilişkilidir. Kalığ; eski Türkçe’de hava demektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
MitolojilerTürk Mitolojisi
Trend

Gök Han ve Gök Kal

Gök Han ve Gök Kal ;Türk ve Altay mitolojisinde Gökyüzü Kağanı.

Kök (Kük) Han olarak da bilinir. Oğuz Han’ın ilk eşinden doğan oğludur. Türk yurdunun sınırsızlığını ve enginliğini simgeler. Göğün enginliği ve sonsuzluğu büyük öneme sahiptir. Gök Han’ın ongunu Sungur kuşudur. Maviye çalan bir rengi vardır. Diğer kuşları avlamakta kullanılır. Gök ve Han Birleşerek Gökhan diye erkek ismi olmuştur.

Gök-Kal

Türk ve Altay mitolojisinde bir doğa katmanı. Aynı zamanda eski Türk İnancı Tengricilik’te bir ruh kategorisidir. Kök-Kal veya Gök-Kalığ ya da Kovak-Kalığ olarak da söylenir. Karşıtı Yer Su’dur.

Atmosferi ve Uzayı, ayrıca buralarda bulunan koruyucu ruhları içerir. Yakutçada ve Dolgancada Kalan gök demektir. Kal (Kalı/Kalığ) sözcüğünün atmosfer ve uzayın farklılığının algılanabildiği dönemlerde ortaya çıkmış olduğu düşünülür.

Gök                                                                                                                      

Gök – Yeryüzünün dışarısında kalan ve havaküre ile uzayı kapsayan bölge. Kök (Kük, Göy, Kovak) veya “Gökyüzü” olarak da söylenir. Moğollar “Tenger” derler.

İlgili Makaleler

Bazen Uzay anlamında da kullanılır. Tüm toplumlarda gökyüzü insanların ilgisini çekmiştir.

Türk Mitolojisinde 9 katlıdır. 19 kat olarak genişletildiği de olur. İslâmiyetin etkisiyle 7 katlı olarak düşünülmüştür.

Göğün belli başlı üç sembolünde ikisi olan Ay ve Yıldız pek çok Türk Devleti’nin bayrağında mevcuttur. Bazılarında Güneş de bulunur. Ayrıca günümüzdeki Türk Bayrağı, Cumhurbaşkanlığı Sancağı (forsu) olarak ele alındığında Ay, Yıldızlar ve Güneş unsurlarının tamamı üzerinde yer almaktadır.

Göğün katlarında aşağıdaki Tanrılar oturur. Katlar aşağıdan yukarıya doğru artar. En yukarıda en büyük tanrı oturur. İnsana can veren güç doğadır. Tüm gökcisimlerinin bir İyesi vardır. Mânevi güç kaynağıdır. Moğollar kendi ülkelerine “Munkhe Khukhe Tengriin Oron” (Sonsuz Mâvi Gök Ülkesi) derler.

Türk-Moğol ve Sümer söylencelerinde Eril gücü simgeler. Baskın ve egemendir. Sâmi (günümüzde İbrani-Arap) kültüründe ise tam tersidir. Havva sözcüğü göğü ve havayı çağrıştırır (Ava: Hava demektir). Âdem sözcüğü ise yeri ve toprağı içerir (Adama: Balçık, çamur demektir.)

Bu açıdan Türk kökenli halkların öz kültürü, Sâmi anlayışından ciddi bir farka sahiptir.

Gök (Kök) sözcüğü Türklerde çok önemlidir. Hem göğü, hem gökçe rengi, hem enginliği, hem kökeni, hem saflığı hem de ilk olmayı ifâde eder. Örneğin Göktürk, en büyük devlet olma iddiasını içerir.

Gök ve Yer tıpkı Sümerlerde olduğu gibi Türklerde de ilk başta bir bütündür, bitişiktir.

Gök yaratıcı güce sâhip olmakla birlikte aslında o da yaratılmıştır. Onu da yaratan daha büyük, daha kapsayıcı bir güç vardır. Ve o güç Tasavvuftaki Vahdet-i Vücud (Bütünleşik Varlık) kavramına denk gelir.

Gök ve yere yemin edilir, ikisinden birden yardım istenir. Hanların ve hakanların, ulusların soyu göğe bağlanır. Cengiz Han’a adını veren şamanın adı Gökçe’dir. Herkesin gökte bir yıldızı vardır ve herkesin yaşamı ve yazgısı göğe bir iple bağlıdır. İpin kopsun bu anlamda bir bedduadır. Çuvaşça da mâvi renk Kovak (Kevek) kelimesiyle karşılanır ve Kök/Gök sözünden türemiştir.

Moğolca gök demek olan Tengeri sözünün Tanrı kelimesiyle bağlantısı açıktır. Çuvaşça da ise Tüpe gök demektir. Göğün Oğlu ise En önemli görevi kurtarıcılık olan, Ulu Ata’ya ait adlardan biridir. Işık şeklinde yeryüzüne düştüğüne inanılır.

Gök Katları

Asya Şamanizm’inde şamanlar “uçuş” denilen trans yolculuklarında, kimi zaman “yeraltı” dedikleri ortama iner, kimi zaman gök katları dedikleri ortamlara çıkarlar.

Altay Türkleri’nin geleneğine göre gök katları çeşitli ilâhî veya yarı ilâhî varlıklarca meskûn olup, şaman, yolculuğunda bunlarla irtibat kurabilir. Fakat “uçuş” denilen bu trans deneyiminde her şaman her gök katına çıkamaz; daha doğrusu şamanlar kudretleri oranında gök katlarına yükselebilir. Asya Şamanizm’inde, herhangi bir nedenle gök katlarını aşması gereken bir şamanın önce “yeraltı” denilen öte-âleme inmesi gerekir.

Ural-Altay kavimlerinde gök katları genellikle ya 7 ya da Dante’nin İlâhî Komedya’sındaki gibi 9’dur. Gök katlarının sayısı tüm şamanist toplumlarda aynı değildir. Kimi şamanist geleneklerde “yeraltı” denilen öte-âlem de 7 kata ayrılır ki, bu durumda algılanamayan katların toplamı 14’ü bulur. Eski şamanların 13’üncü gök katını aşabilmiş oldukları söylenir. Altaylılar ise hem 7 ve 9 kat gökten, hem de 12,16 ve 17 kat gökten söz ederler.

Altay, Yakut ve Uygur Türkleri’nin geleneklerine göre, insanların yaşadığı Yer, ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel Gök’ten oluşan üç ortam, merkezlerinden geçen bir eksenle birbirine bağlıdır ki bu eksenin iki ucu Yer’in Göbeği ve Göğün Göbeği olarak kabul edilir.

Göğün katlarında yaşayan Tanrılar şu şekilde sıralanır:

  1. KOÇA HAN, AK ANA, AK ATA
    1. ZADA HAN, İYEHSİT HANIM
    1. YAYIK HAN, TALAY HAN, ETÜGEN HAN, MAY ATA, MAY ANA, CÖHÖGÖY HAN
    1. YAYUÇI HANIM, HOTOY HAN
    1. KIZAGAN HAN, SUĞORUN HAN
    1. AYZIT HANIM, AY ATA, AY ANA, UD ATA, UD ANA, CAHIN HAN
    1. MERGEN HAN, GÜN ATA, GÜN ANA, BÜRKÜT ATA, BÜRKÜT ANA, CILKA HAN, TANHA HAN
    1. KÜBEY HANIM, ODIĞIN HAN, ÇINIS HAN
    1. UMAY HANIM
    1. ERDENEY HAN
    1. ALTAN HAN
    1. SUVOLTA HANIM
    1. AYIĞ HAN
    1. SUYLA HAN, KARLIK HAN
    1. UTKUÇI HAN
    1. ÜLGEN HAN
    1. KAYRA HAN
    1. GÖKTANRI
    1. TURA

Ürgel                                                                                                                  

Türk halk kültüründe takımyıldızlara “Ürgel” adı verilir. Gökyüzünde insanların hayalgücü ile belirli şekillere benzetilen yıldız toplulukları ve kümeleridir. Dünyadaki hemen hemen tüm topluluklarda takımyıldızlara söylencelerle ilgili isimler verilmiştir. Türklerde dikkati çeken pek çok Takımyıldız vardır ve bunlarla ilgili öyküler anlatılır. Örneğin Yeteğen takımyıldızının yedi haydut (at hırsızı) olduğu söylenir.

Bir obadan kaçırdıkları atlar ve peşlerindeki kendilerini kovalayan atlılar ile göğe savrulmuşlardır. O yüzden Uğruların (haydutların) bu yıldızlara bakarak yollarını buldukları söylenir. Türkler bazen Yedi Kağan (Yedi Hakan) veya Yedi Uğru (Yedi Hırsız), Yedi Karakçı (Yedi Haydut), kimi zaman da Yedi Arkar (Yedi Dağkoyunu) ya da (Yedi Kör) adı verirler. Moğollar ise aynı Takımyıldıza Yedi Bilge veya Yedi Yaşlı derler.

Başlıca Ürgel’ler şunlardır:

  1. Yeteğen / Yediger: Ursa Major (Büyükayı)
  2. Kömük / Kümük: Ursa Minor (Küçükayı)
  3. Ülker / Ülger: Pleiades (Süreyya)
  4. Arıkovanı / Kovan: Praesepe (Yemlik)
  5. Kambar / Kempir: Leo Minor (Küçükaslan)
  6. Karakurt / Karagurd: Cassiopeia (Kraliçe)
  7. Tayaktah / Tayahtah: Orion (Avcı).

Etimoloji

  • “Gök”: (Göğ/Gök/Kök) kökü. Gökyüzü. Mâvi renk, yükseklik, sonsuzluk, güzellik, genişlik, enginlik gibi anlamlar içerir. Tanrısallık ifâde eder. Göklen, ulu, mübarek demektir. Gökben ise Tanrısallık anlamına sahiptir. Moğolcada Höh hem mâvi renk hem de göğüs mânâsı ifâde eder, Kalmukçada Kökö mâvi renk demektir. Gök/Kök aynı zamanda bir şeyin kökeni, kökü (çıkış noktası) demektir.

“Kal”: (Kal/Gal/Hal) kökü. Atmosfer. Kal sözcüğü, kalkmak fiili ile bağlantılıdır. Örneğin kuşun kalkması, uçağın kalkması onun havalanması demektir ve bu sözcükle ilişkilidir. Kalığ; eski Türkçe’de hava demektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

MitolojilerTürk Mitolojisi
Trend

Gök Han ve Gök Kal

Gök Han ve Gök Kal ;Türk ve Altay mitolojisinde Gökyüzü Kağanı.

Kök (Kük) Han olarak da bilinir. Oğuz Han’ın ilk eşinden doğan oğludur. Türk yurdunun sınırsızlığını ve enginliğini simgeler. Göğün enginliği ve sonsuzluğu büyük öneme sahiptir. Gök Han’ın ongunu Sungur kuşudur. Maviye çalan bir rengi vardır. Diğer kuşları avlamakta kullanılır. Gök ve Han Birleşerek Gökhan diye erkek ismi olmuştur.

Gök-Kal

Türk ve Altay mitolojisinde bir doğa katmanı. Aynı zamanda eski Türk İnancı Tengricilik’te bir ruh kategorisidir. Kök-Kal veya Gök-Kalığ ya da Kovak-Kalığ olarak da söylenir. Karşıtı Yer Su’dur.

Atmosferi ve Uzayı, ayrıca buralarda bulunan koruyucu ruhları içerir. Yakutçada ve Dolgancada Kalan gök demektir. Kal (Kalı/Kalığ) sözcüğünün atmosfer ve uzayın farklılığının algılanabildiği dönemlerde ortaya çıkmış olduğu düşünülür.

Gök                                                                                                                      

Gök – Yeryüzünün dışarısında kalan ve havaküre ile uzayı kapsayan bölge. Kök (Kük, Göy, Kovak) veya “Gökyüzü” olarak da söylenir. Moğollar “Tenger” derler.

İlgili Makaleler

Bazen Uzay anlamında da kullanılır. Tüm toplumlarda gökyüzü insanların ilgisini çekmiştir.

Türk Mitolojisinde 9 katlıdır. 19 kat olarak genişletildiği de olur. İslâmiyetin etkisiyle 7 katlı olarak düşünülmüştür.

Göğün belli başlı üç sembolünde ikisi olan Ay ve Yıldız pek çok Türk Devleti’nin bayrağında mevcuttur. Bazılarında Güneş de bulunur. Ayrıca günümüzdeki Türk Bayrağı, Cumhurbaşkanlığı Sancağı (forsu) olarak ele alındığında Ay, Yıldızlar ve Güneş unsurlarının tamamı üzerinde yer almaktadır.

Göğün katlarında aşağıdaki Tanrılar oturur. Katlar aşağıdan yukarıya doğru artar. En yukarıda en büyük tanrı oturur. İnsana can veren güç doğadır. Tüm gökcisimlerinin bir İyesi vardır. Mânevi güç kaynağıdır. Moğollar kendi ülkelerine “Munkhe Khukhe Tengriin Oron” (Sonsuz Mâvi Gök Ülkesi) derler.

Türk-Moğol ve Sümer söylencelerinde Eril gücü simgeler. Baskın ve egemendir. Sâmi (günümüzde İbrani-Arap) kültüründe ise tam tersidir. Havva sözcüğü göğü ve havayı çağrıştırır (Ava: Hava demektir). Âdem sözcüğü ise yeri ve toprağı içerir (Adama: Balçık, çamur demektir.)

Bu açıdan Türk kökenli halkların öz kültürü, Sâmi anlayışından ciddi bir farka sahiptir.

Gök (Kök) sözcüğü Türklerde çok önemlidir. Hem göğü, hem gökçe rengi, hem enginliği, hem kökeni, hem saflığı hem de ilk olmayı ifâde eder. Örneğin Göktürk, en büyük devlet olma iddiasını içerir.

Gök ve Yer tıpkı Sümerlerde olduğu gibi Türklerde de ilk başta bir bütündür, bitişiktir.

Gök yaratıcı güce sâhip olmakla birlikte aslında o da yaratılmıştır. Onu da yaratan daha büyük, daha kapsayıcı bir güç vardır. Ve o güç Tasavvuftaki Vahdet-i Vücud (Bütünleşik Varlık) kavramına denk gelir.

Gök ve yere yemin edilir, ikisinden birden yardım istenir. Hanların ve hakanların, ulusların soyu göğe bağlanır. Cengiz Han’a adını veren şamanın adı Gökçe’dir. Herkesin gökte bir yıldızı vardır ve herkesin yaşamı ve yazgısı göğe bir iple bağlıdır. İpin kopsun bu anlamda bir bedduadır. Çuvaşça da mâvi renk Kovak (Kevek) kelimesiyle karşılanır ve Kök/Gök sözünden türemiştir.

Moğolca gök demek olan Tengeri sözünün Tanrı kelimesiyle bağlantısı açıktır. Çuvaşça da ise Tüpe gök demektir. Göğün Oğlu ise En önemli görevi kurtarıcılık olan, Ulu Ata’ya ait adlardan biridir. Işık şeklinde yeryüzüne düştüğüne inanılır.

Gök Katları

Asya Şamanizm’inde şamanlar “uçuş” denilen trans yolculuklarında, kimi zaman “yeraltı” dedikleri ortama iner, kimi zaman gök katları dedikleri ortamlara çıkarlar.

Altay Türkleri’nin geleneğine göre gök katları çeşitli ilâhî veya yarı ilâhî varlıklarca meskûn olup, şaman, yolculuğunda bunlarla irtibat kurabilir. Fakat “uçuş” denilen bu trans deneyiminde her şaman her gök katına çıkamaz; daha doğrusu şamanlar kudretleri oranında gök katlarına yükselebilir. Asya Şamanizm’inde, herhangi bir nedenle gök katlarını aşması gereken bir şamanın önce “yeraltı” denilen öte-âleme inmesi gerekir.

Ural-Altay kavimlerinde gök katları genellikle ya 7 ya da Dante’nin İlâhî Komedya’sındaki gibi 9’dur. Gök katlarının sayısı tüm şamanist toplumlarda aynı değildir. Kimi şamanist geleneklerde “yeraltı” denilen öte-âlem de 7 kata ayrılır ki, bu durumda algılanamayan katların toplamı 14’ü bulur. Eski şamanların 13’üncü gök katını aşabilmiş oldukları söylenir. Altaylılar ise hem 7 ve 9 kat gökten, hem de 12,16 ve 17 kat gökten söz ederler.

Altay, Yakut ve Uygur Türkleri’nin geleneklerine göre, insanların yaşadığı Yer, ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel Gök’ten oluşan üç ortam, merkezlerinden geçen bir eksenle birbirine bağlıdır ki bu eksenin iki ucu Yer’in Göbeği ve Göğün Göbeği olarak kabul edilir.

Göğün katlarında yaşayan Tanrılar şu şekilde sıralanır:

  1. KOÇA HAN, AK ANA, AK ATA
    1. ZADA HAN, İYEHSİT HANIM
    1. YAYIK HAN, TALAY HAN, ETÜGEN HAN, MAY ATA, MAY ANA, CÖHÖGÖY HAN
    1. YAYUÇI HANIM, HOTOY HAN
    1. KIZAGAN HAN, SUĞORUN HAN
    1. AYZIT HANIM, AY ATA, AY ANA, UD ATA, UD ANA, CAHIN HAN
    1. MERGEN HAN, GÜN ATA, GÜN ANA, BÜRKÜT ATA, BÜRKÜT ANA, CILKA HAN, TANHA HAN
    1. KÜBEY HANIM, ODIĞIN HAN, ÇINIS HAN
    1. UMAY HANIM
    1. ERDENEY HAN
    1. ALTAN HAN
    1. SUVOLTA HANIM
    1. AYIĞ HAN
    1. SUYLA HAN, KARLIK HAN
    1. UTKUÇI HAN
    1. ÜLGEN HAN
    1. KAYRA HAN
    1. GÖKTANRI
    1. TURA

Ürgel                                                                                                                  

Türk halk kültüründe takımyıldızlara “Ürgel” adı verilir. Gökyüzünde insanların hayalgücü ile belirli şekillere benzetilen yıldız toplulukları ve kümeleridir. Dünyadaki hemen hemen tüm topluluklarda takımyıldızlara söylencelerle ilgili isimler verilmiştir. Türklerde dikkati çeken pek çok Takımyıldız vardır ve bunlarla ilgili öyküler anlatılır. Örneğin Yeteğen takımyıldızının yedi haydut (at hırsızı) olduğu söylenir.

Bir obadan kaçırdıkları atlar ve peşlerindeki kendilerini kovalayan atlılar ile göğe savrulmuşlardır. O yüzden Uğruların (haydutların) bu yıldızlara bakarak yollarını buldukları söylenir. Türkler bazen Yedi Kağan (Yedi Hakan) veya Yedi Uğru (Yedi Hırsız), Yedi Karakçı (Yedi Haydut), kimi zaman da Yedi Arkar (Yedi Dağkoyunu) ya da (Yedi Kör) adı verirler. Moğollar ise aynı Takımyıldıza Yedi Bilge veya Yedi Yaşlı derler.

Başlıca Ürgel’ler şunlardır:

  1. Yeteğen / Yediger: Ursa Major (Büyükayı)
  2. Kömük / Kümük: Ursa Minor (Küçükayı)
  3. Ülker / Ülger: Pleiades (Süreyya)
  4. Arıkovanı / Kovan: Praesepe (Yemlik)
  5. Kambar / Kempir: Leo Minor (Küçükaslan)
  6. Karakurt / Karagurd: Cassiopeia (Kraliçe)
  7. Tayaktah / Tayahtah: Orion (Avcı).

Etimoloji

  • “Gök”: (Göğ/Gök/Kök) kökü. Gökyüzü. Mâvi renk, yükseklik, sonsuzluk, güzellik, genişlik, enginlik gibi anlamlar içerir. Tanrısallık ifâde eder. Göklen, ulu, mübarek demektir. Gökben ise Tanrısallık anlamına sahiptir. Moğolcada Höh hem mâvi renk hem de göğüs mânâsı ifâde eder, Kalmukçada Kökö mâvi renk demektir. Gök/Kök aynı zamanda bir şeyin kökeni, kökü (çıkış noktası) demektir.

“Kal”: (Kal/Gal/Hal) kökü. Atmosfer. Kal sözcüğü, kalkmak fiili ile bağlantılıdır. Örneğin kuşun kalkması, uçağın kalkması onun havalanması demektir ve bu sözcükle ilişkilidir. Kalığ; eski Türkçe’de hava demektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.