Kara Annis; aynı zamanda Black Agnes yani Kara Agnes olarak da bilinen Kara Annis, on sekizinci yüzyıldan beri İngiliz halk hikâyelerinde anlatılan bir cadı ve karabasandır.
Kökeninin Kelt mitolojisine dayandığı da rivayetlerden biridir.
Kara Annis’in Leicestershire kırsalında, Dane Tepesi denen bir yerde bulunan ve yerliler tarafından “Black Annis Çardağı” olarak bilinen karanlık bir mağarada yaşadığı söylenir. Bu mağaranın girişini işaretleyen bir meşe ağacı vardır. Kara Annis bunun arkasına saklanır ve birilerini yakalamak için orada bekler.
Söylentiye göre çok uzun boyludur. Mavi ve çirkin bir tene sahiptir. Uzun, sivri dişleri ve tırnakları vardır. Bu tırnakları yiyeceği çocukların derilerini yüzmek için kullanır. Çocukları yedikten sonra yüzmüş olduğu derileri kuruması için ağacın dallarına asar, daha sonra da bunu tamamen çocuk derisinden yapılmış eteğine dikerdi. Sivri tırnaklarını aynı zamanda kumtaşını kazarak kendi mağarasını oluşturmak için kullanmıştı.
Daha lezzetli çocukları bulmak için beklediği mağarasını sadece gece terk ederdi. En lezzetli çocuklar en yaramaz olanlarıydı. Kara Annis aynı zamanda koyun ve kuzu gibi çiftlik hayvanlarıyla da beslenirdi.
Çocuklar tek başlarına Dane Tepesi’nde dolaşmamaları aksi takdirde Kara Annis tarafından yenilecekleri konusunda uyarılırdı.
On sekizinci yüzyılda o bölgede evlerin pencerelerine cam takılmadığından Kara Annis’in uzun ve kemikli kollarıyla çocukları pencerelerden çaldığı oldukça yaygın bir rivayetti. Leicestershire evlerinin bilerek küçük pencereli inşa edildiği söylenirdi. Kara Annis’in evlere girerek çocukları kaçırdığı da kaynaklarda geçerdi.
Cadının korkunç çığlıkları kilometrelerce uzaktan duyulur, insanlara yapacağı ziyaret için hazırlanma vakti verirdi. Söylentiye göre eğer dikkatlice dinlerseniz onun sivri dişlerini birbirine sürtme sesini bile duyabilirdiniz.
İngiliz tarihçi Ronald Hutton yazdığı “Ayın Zaferi: Modern Pagan Büyücülüğünün Tarihi” adlı kitabında bazı teorilerde bulunmuştu.
Kaynaklara göre Leicestershire efsanesi Kara Annis’in Agnes Scott isminde gerçek bir insanla bağlantısı olabilirdi. Agnes Scott, orta çağda yaşamış, insanlardan uzak durmayı tercih eden asosyal bir kadındı. Bazı kaynaklara göre o yerel bir cüzzam kolonisine bakan bir Dominik rahibesiydi. Çocukları çok sevmediği söylenirdi. Bağnaz ve değiştirilemez bir Tanrı inancına sahipti.
Ona göre Tanrı’ya ulaşmak için herkesten uzak olunmalı ve acı çekilmeliydi. Zor şartlarda yapılmayan ibadet tam anlamıyla tamamlanmış sayılmazdı. İbadetini ömrü boyunca bir mağarada yapmayı tercih etmişti, ölünce de bir kiliseye gömülmüştü.
Tarihçi Hutton’a göre Agnes Scott’ın anıları, Protestan Reformu’nun kati ve zorlu inanış şartlarından da destek alınarak çocukları korkutmak için zamanla Kara Annis figürüne dönüşmüş ve çarpıtılmıştı.
John Heyrick tarafından Kara Annis için yazılan şiirse şöyledir:
Ölümlü adamın ruhunun geri teptiği söylendi
Kara Annis’in gözleri çok şiddetli ve vahşiydi
Buluşmuştu iki şey iştahlı ve kederli
Geniş pençeler ve çürümüş insan etiParlaktı ve canlıydı onun mavi elleri
Çocuktandı belindeki eteği
Ve kucaklanmıştı
İnsan kurbanlarının sıcak derileriDehşete kapılmadan mağarayı aradılar
Asılmış bedenleri ağacında buldular
Sert kayanın içinde odalar bulunmuştu
Kara Annis yuvayı pençeleriyle kazmıştı.
Kara Annis’in mağarası on dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru artık kir ve pislikle doluydu. Muhtemelen sonsuza kadar onu gömmüştü. Şimdiyse bu mağaranın üzerinde bir toplu konut yükseliyor.
