Dinler TarihiTarih

Gnostisizm Nedir

Gnostisizm Nedir; Gnostiklerin de kendilerine ait oldukça ilginç bir görüşü vardır: dünya hatalıdır çünkü hatalı şekilde yaratılmıştır.

Bütün dinsel öğretiler dünyanın mükemmel olmadığından bahseder. Farklılaştıkları nokta ise bu mükemmel olmayışa dair açıklamalardır ve bununla ilgili ne yapılacağına dairdir.

Kozmos

Budhizm gibi Gnostisizm de dünyasal yaşamın acı ile dolu olduğu kabulü ile başlar. Kendilerini yaşatmak adına her türlü yaşam formu bir diğerinde acıya, korkuya ve ölüme sebep olacak şekilde birbirini tüketir. Ayrıca doğal afetler denilen depremler, seller, yangınlar, kuraklıklar ve volkanik patlamalar da hayatta olanlara daha büyük acılar ve ölümler getirir.

Karmaşık fizyoloji ve psikolojiye sahip insanlar ise bu acıların farkında olmakla kalmazlar. Aynı zamanda hatalı ve saçma bir dünyada olduklarının bilincine de sık sık varmaktadırlar.

Pek çok din, dünyanın mükemmel olmayaşının nedenini insanda arar. Bu görüşü destekleyecek şekilde bu dinler Yaratılış hikayesini, ilk insan çifti tarafından işlenen bir kusur sonrası bu çürümüş dünyaya “düşmek” şeklinde anlatırlar.

Gnostikler ise bu hikayenin yanlış yorumlandığını söylerler. Dolayısıyla yaratıcının Tanrı olduğu–özellikle monoteist dinlerde- bu Gnostik duruş bir sapkınlık olarak görülür, ve hatta inançsızlar arasında bile hoşnutsuz karşılanabilmektedir.

TANRISALLIK

Gnostiklerin dünyanın bu mükemmel olmayan kusurlu açıklamasına dair ilk anormal ve sapkınlıkla suçlanan görüşlerinin şoku atlatıldıktan sonra bu açıklamaları en mantıklısı gibi görünmeye başlar.

Fakat bunu tam olarak algılamak için Gnostiklerin “Tanrısallık” kavramı ile ilgili bir aşinalık gerekmektedir, hem orjinal Gerçek Tanrı kavramı ile hem de sahte bir Tanrı olarak ortaya çıkan Yaratıcı Tanrı kavramı ile…


Gnostik Tanrı kavramı pek çok dindekinden daha ayrıntılıdır. Bir şekilde monoteizm, politeizm, teizm, deizm ve panteizmin tanımlarını birleştirir.

Gnostik görüşe göre tüm yaratılmış evrenlerin ötesinde ve “yaratmak” kelimesinin ifade ettiği anlamda hiç bir yaratma eyleminde bulunmamış nihai ve insan aklını aşan bir Tanrı vardır. Bu Tanrı hiç bir şey yaratmamış olmakla beraber kendisinden “yayılan/sızan/doğan” tüm dünyalardaki görünen ve görünmeyen maddeye sebep olmuştur.Bu anlamda denebilir ki herşey Tanrıdır, çünkü herşey Tanrının maddesinden oluşmaktadır.

Aynı şekilde anlaşılması gereken bir şey de odur ki ilahi öz, orjinal kaynağından öylesine uzağa projeksiyonlanmıştır ki bu süreçte sağlıksız değişiklikler meydana gelmiştir. Kozmosa, doğaya ya da bedenlenmiş yaratıklara tapmak demek, o zaman yabancılaşmış ve ilahi özden uzaklaşmış, çürümüş parçalara tapmak demektir.

Temel gnostik yaratılış hikayesinin çeşitli varyasyonları vardır ama hepsi Aeon denilen nihai Gerçek Tanrı ile bizler arasında bulunan Tanrısal varlıklara referansta bulunur.

Gerçek Tanrı ile birlikte bütünlüğün gerçekliğini (pleroma) oluştururlar ki orada ilahiliğin potansiyeli tam olarak işler. Bütünsellik bizim varlıksal durumumuza zıttır, ki buna da bir nevi boşluk denilebilir.

Sophia(Bilgelik) ismi ile bilinen bir Aeonik varlık Gnostik dünya görüşünde çok önemlidir. Gezintileri esnasında Sophia kendi varlığından kusurlu bir bilinçlilik çıkarmayı başarır ve bu varlık kendi kusurlu hatasının doğasında olan maddesel ve psişik kozmosun yaratıcısı haline gelir. Köklerinden habersiz bu varlık kendisinin nihai ve mutlak Tanrı olduğunu düşünür.

Mevcut olan ilahi özü aldığı ve bunu muhtelif formlara dönüştürdüğü için de aynı zamanda ona Demiurgos ya da “yarı-yaratıcı” da denir.

Yaratılışta tamamiyle öz tanrısal bir yarı olmakla beraber, yarı-yaratıcı ve kozmik hizmetkarları olan Archon’lar ya da kural koyucular tarafından bu algılanmaz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.