MitolojilerTürk Mitolojisi
Trend

Basat ve Tepegöz

Basat ve Tepegöz ‘ün hikayesi XV. yüzyılda Doğu Anadolu havalisinde yazıya geçirildiği düşünülen Dede Korkut Hikayeleri‘nin sekizincisidir. Bu hikayedeki tepegözün varlığı, Dede Korkut Hikayeleri‘nde nadir olarak görülen doğaüstü yaratıklardan bir tanesine işarettir (bir diğeri ise Deli Dumrul hikayesindeki Azrail’dir).

Aşağıda, Polyphemos ile Tepegöz’ün benzerliklerine değineceğiz; ancak yeri gelmişken söylemekte fayda var ki bazı araştırmacılar, Tepegöz hikayesini, Polyphemos anlatısının bir varyantı olarak görmek eğilimindedirler.[6] Basat ve Tepegöz’ün hikayesiyse özetle aşağıdaki gibidir.[5]

Hikaye, Basat’ın doğumunu anlatmakla başlar. Basat’ın babası Aruz Koca isminde bir Oğuz beyidir. Aruz Koca, düşmanları tarafından ani bir baskına uğradığında ailesi ile birlikte kaçarken oğlunu kaybeder. Bu oğlu aslanlar bulup beslerler. Oğlan aslanların arasında yürüyecek yaşa kadar geldikten sonra obanın at çobanı bu çocuğu aslanlar arasında görür ve Aruz Koca’nın da beyi olan Bayındır Han’a haber verir. Aruz burada devreye girerek bu oğlanın kendi oğlu olabileceğini söyler ve dediği gibi de çıkar. Nihayetinde Aruz, oğlunu evine getirir ve bir şölen düzenler. Bir müddet geçtikten sonra oğlu zaman zaman kaçarak aslan yatağına gitmeye başlar. Hikayenin bu kısmında Dede Korkut olaya müdahale eder:

Oğlanım sen insansın, hayvanla arkadaş olma. Gel, yahşi at bin, yahşi yiğitlerle dolaş. Senin adın Basat olsun. Adını ben verdim, yaşını Allah versin.

Dede Korkut’un Basat’a ad verme hadisesinden sonra hikaye bize Tepegöz’ün doğumunu anlatır: Aruz’un “Sarı Çoban” adında bir çobanı vardı. Göç esnasında bu çoban önceden göç edilecek yere gider ve gerekli hazırlıkları yapardı.

Yan bir bilgi olarak: Sarı çobanın yaptığı işi, göçebe olarak yaşayan toplumlarda yurtçu ismi altında kurumsallaşan görevli yapmaktadır. Bu kişinin görevi kısaca obanın önünden giderek oba için güvenilir ve su, çayır, dere gibi kaynaklara yakın konaklayacak bir yer bulmaktır.

Yine Oğuz’un bir göçü esnasında Sarı Çoban, Uzun Pınar denilen bir su kenarına gelir. Bu yerde de periler vardır. Çobanın koyunları bu perilerden ürkerek kaçışmaya başlar. Ne olduğunu anlamak için perilerin yanına gelen çoban, perilerin uçuştuğunu görür. Çoban, kepeneğini atarak bir tanesini yakalar. Orada bu periyle ilişkiye girer. Peri kızı giderken Çoban’a şöyle söyler:

Çoban, yıl tamam olunca bende emanetin var. Gel, al. Ama Oğuz’un başına ölüm getirdin.

Temsili olarak Türklerde toplumsal hayat.
Temsili olarak Türklerde toplumsal hayat.

Zamanla Oğuz yine yaylaya göçer ve Sarı Çoban aynı pınarın başında bir çocuk bulur ve peri kızı aynı sözleri söyler ve gider. Çoban, hilkat garibesi çocuğu görünce korkar ve onu sapanla öldürmek ister. Çoban taş attıkça çocuk büyür. Bu sırada Bayındır Han ve beyleri, pınarın yanına gelir ve çocuğu görürler. Onlar da çocuğa vurmaya başlar, onlar vurdukça çocuk daha da büyür.

Bu sırada Aruz ortaya çıkar ve çocuğu oğlu Basat ile büyütmek üzere yanına alır. Tepegözü yanına alan Aruz, ona bir de dadı (süt anne) tutar. Tepegöz dadının sütünü sömürdüğü gibi canını da alır. Bu şekilde birkaç dadı helak eder. Günde bir kazandan fazla süt içer hale gelir. Yürümeye başlayınca akranlarıyla oynar ancak akranlarından bazılarının burnunu bazılarının ise kulağını yemeye başlar. Oğuz halkı bu durumdan Aruz’a şikayetçi olurlar. Aruz ise sövüp sayarak Tepegöz’ü çadırından kovar.

Tüm Reklamları Kapat

Bu sırada Tepegöz’ün peri annesi gelip ona bir yüzük verir. Bu yüzük sayesinde Tepegöz’e ne kılıç ne de ok işler. Tepegöz, bir dağ başına çıkıp orada eşkıyalık etmeye başlar. Yol keser, gelen geçen herkesi esir alır ve yer. Oğuz beyleri Tepegöz üstüne seferler, saldırılar düzenler; ancak hiçbir netice alamazlar. Birçok Oğuz beyi bu seferler esnasında ölür.

Oğuz beyleri bakarlar ki Tepegöz’ü zor kullanarak alt edemeyecekler, Dede Korkut’u anlaşma yapmak üzere Tepegöz’e gönderirler. Dede Korkut da Tepegöz ile şu şekilde bir anlaşmaya varır: “İki adam Tepegöz’ün yemeğini pişirmek için yanına verilecek. Günde de iki adam ve beş yüz koyun yemek için gönderilecek.” Bu anlaşma üzerine Oğuz ilinde dört oğlu olan birini verir, üç kalır. Üç olan birini verir, iki kalır. İki olan birini verir, bir kalır.

Tepegöz'ün Oğuz iline saldırması.
Tepegöz’ün Oğuz iline saldırması.

Bu esnada Kapak Kan adında bir kişi vardı. Bunun iki oğlu vardı ve birini Tepegöz’e verince geriye bir tane kalmıştı. Oğul verme sırası tekrardan kendine gelince ağlayıp feryat etmeye başladı. Tam bu esnada da Aruz oğlu Basat, düşman ile savaştan Oğuz iline dönmüştü. Kapak Kan, Basat’tan bir savaş esiri alıp oğlunun yerine verebilmek ümidiyle Basat’ın yanına geldi. Basat’a Oğuz ilinde olup biten her şeyi anlattı. Basat, savaş esirlerinden bir tanesini Kapak Kan’a verdi ve babasının yanına gitti. Aruz, oğlu için bir şölen düzenledi. Bu şölende Basat, bütün ısrarlara rağmen Tepegöz ile savaşmaya gideceğini boy beylerine bildirdi.

Basat, Tepegöz’ün kaldığı yere gelince uzaktan ona birkaç defa ok attı. Tepegöz bu okları sinek ısırması sandı. Üçüncü ok ayağının önüne düşünce Tepegöz birden yattığı yerden kalktı ve Basat’ı tek hamlede yakaladı. Basat’ı yatağına getirip çizmesinin arasına soktu ve ikindi vakti pişirmeleri için yanına aşçı olarak gönderilen iki kişiye talimat verdi.

Basat, yanında hançer getirmişti ve hançerini kullanarak çizmeden kurtuldu. Basat, Tepegöz’ün yanına verilen iki aşçıya Tepegöz’ün ölümünün nereden olduğunu sordu. Aşçılar, Tepegöz’ün gözünden başka bir yerinde etinin olmadığını söylediler. Basat, aşçılara şişi ateşte kızdırmaları için emir verdi. Şiş iyice kızdıktan sonra Basat, şişi alarak Tepegözün gözüne olanca kuvvetiyle bastırdı ve Tepegöz’ün gözünü kör etti.

Tepegöz, acıyla birlikte yüksek sesle bağırmaya başladı. Basat, hemen koyunların olduğu bir mağaraya kaçıp saklandı. Tepegöz, Basat’ın mağaraya saklandığını anladığında mağaranın girişini ayaklarıyla kapattı. Daha sonra koyunların bir bir mağaradan dışarı çıkmasına izin verdi. Bu şekilde içeride tek kalan Basat’ı yakalamayı planlıyordu.

Basat'ın Tepegöz'ü öldürmek için attığı oklar.
Basat’ın Tepegöz’ü öldürmek için attığı oklar.

Basat, bu esnada bir tane koçu kesti ama kuyruğu ile başını deriden ayırmayarak içine girdi. Bu şekilde Tepegöz’ün kapattığı girişe doğru süründü. Girişe geldiğinde Tepegöz, koçun içinde Basat olduğunu anladığı sırada, Basat bir hamle ile mağaradan çıktı ve kurtuldu.

Basat, Tepegöz’ün birkaç tuzağından daha kurtulduktan sonra Tepegöz, Basat’ın kim olduğunu, babasının kim olduğunu ve nereden geldiğini öğrendi. En sonda Basat, Tepegöz’ün başını kesmek için hamle yaptığı sırada Tepegöz, kardeş olduklarını söyleyerek aman diledi. Basat ise, birçok Oğuz beyini öldürdüğü için onun af dilemesini kabul etmedi. Bunun üzerine Tepegöz, Basat’a kargış (beddua) etti.

Nihayetinde Basat, Tepegöz’ün başını kesti. Tepegöz’ün kesilmiş başı Oğuz iline getirildi ve büyük bir toy (şölen) düzenlendi.

Her Dede Korkut hikayesinin sonunda olduğu gibi bu hikayede de Dede Korkut sahneye çıkıp Basat’a alkış (hayır dua) verdi:

Erlikle kardeşinin kanını aldın,

Kalabalık Oğuz beylerini sıkıntıdan kurtardın,

Kadir Allah yüzünü ak etsin, Basat!

Basat’ın Tepegöz’ü öldürdüğü hikaye esasen birçok İslamiyet öncesi ve sonrası motifler içermektedir. Bunlardan başka hikaye, toplum için önem addedilen değer yargılarından da haber vermektedir. Özellikle destan karakterlerinin bir kahramanlık göstererek veya alışılagelmişin dışında bir olayla (Basat’ın aslanlar tarafından büyütülmesi) ad almaları, çoğu destan da ve birtakım tarihsel kaynaklarda karşımıza çıkmaktadır.

Polyphemos ile Tepegöz Hikayesindeki Benzerlikler

Her iki hikaye arasındaki benzerlik en başta Polyphemos ile Tepegöz’ün doğum anlatısında ortaya çıkmaktadır. Polyphemos, Poseidon ile tanrısal varlıklar yani bir nevi periler olan Nymphe’nin oğludur. Tepegöz ise, Oğuz ilinin çobanı Sarı Çoban ile bir pınarın başında uçuşan peri kızlarının oğludur. Yani her iki karakterin anneleri benzer varlıklardır.

Diğer bir benzerlik, Polyphemos ile Tepegöz’ün toplumdan uzak bir şekilde mağarada ve/veya dağda yaşamalarında görülmektedir. Her ne kadar Polyphemos’un nerede büyüdüğünü ve/veya kimler tarafından büyütüldüğünü anlatıda okuyamasak da kimseyle konuşmadığını ve sadece hayvanlarıyla meşgul olduğunu biliyoruz. Tepegöz de aynı şekilde Oğuz ilinde Oğuz beylerine sıkıntılar vermeye başlayınca Aruz’un çadırından kovulup bir dağ başına çıkıp haramilik yaparak toplumdan uzak yaşamaya başlar.

Benzerliklerden bir diğeri, her iki anlatıda da koyun ve koç gibi hayvanların bulunduğunu, bulunmakla kalmayıp bu hayvanların anlatıda önemli bir yer işgal etmesidir. Polyphemos’un bütün zenginliği, hayvanlarından elde ettiği ürünlerden oluşmaktadır. Aynı şekilde Tepegöz de Dede Korkut ile yaptığı anlaşmada günde iki adamın yanında beş yüz koyun istediğini biliyoruz. Buradan da anlaşılabilir ki Tepegöz’ün günlük besininin ağırlıklı bir bölümünü koyunlar/koçlar ve bunlardan üretilen besinler oluşturmaktadır.

Dikkatimize sayısal bağlamda bir benzerlik çarptı. Polyphemos ve Tepegöz’ün her ikisi de günlük olarak iki adam yemektedir. Örneğin, Polyphemos mağarada Odysseus ve adamlarına saldırdığı zaman o adamlardan iki tanesini öldürür. Sabah olunca da iki tane adam öldürür. Aynı şekilde Tepegöz de Dede Korkut ile günde iki adam ve beş yüz koyun üzerine anlaşmıştır. Aynı zamanda Tepegöz’ün aşçılığı içinde Oğuz ilinden iki kişi seçilmiştir.

En önemli benzerliklerden bir tanesi, Polyphemos ile Tepegözün Odysseus ile Basat tarafından kör edilme şekillerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Polyphemos kızdırılmış zeytin dalından yapılma ucu sivri bir kazık ile kör edilmiştir. Burada zeytin ağacının Akdeniz toplumu için önemini görebiliriz. Tepegöz ise yine aynı şekilde ateşte kızdırılmış bir şiş ile kör edilmiştir. Burada ağaçtan bir kazık yerine şiş motifinin görülmesini, Tepegöz’ün yanında bulunan iki aşçının her gün Tepegöz’ün yemesi için gönderilen iki delikanlının pişirilme aleti olarak düşünebiliriz.

Bir diğer önemli benzerlik, Polyphemos ile Tepegöz’ün kahramanları öldürmek için mağaranın girişini kapatmalarındadır. Odysseus, hikayenin büyük bir çoğunluğunda mağaradadır. Polyphemos kör edildikten sonra mağaranın girişini tutarak Odysseus’u yakalamak ister. Basat ise, Tepegöz’ü kör ettikten sonra ondan kaçarak koyunların olduğu mağaraya sığınmıştır. Tepegöz ise onun mağaraya girdiğini anlayarak, mağaranın girişini ayakları ile kapatmıştır.

Kahramanların aynı plan ile Polyphemos ile Tepegöz’den kurtulmaları da bir başka benzerliktir. Odysseus, birkaç koyunu birbirine bağlayıp kendisini ve adamlarını koyunların altına gizleyerek mağaradan çıkmayı başarmıştır. Basat ise, bir koçu keserek onun derisi içine girerek Tepegöz’den kurtulmuştur.

Odysseus'un koyunun altına saklanarak Polyphemos'tan kurtulması.
Odysseus’un koyunun altına saklanarak Polyphemos’tan kurtulması.

Başka bir benzerlik, Polyphemos ile Tepegöz’ün kahramanların adlarını öğrenmek istemesidir. Polyphemos, Odysseus’un gerçek adını öğrendikten sonra babası Poseidon’a kendisini kimin kör ettiğini şikayet etmiştir. Tepegöz ise, kendisini kör edenin kim olduğunu öğrenince Aruz Koca tarafından Basat ile beraber büyütüldüklerini öğrenmiş ve Basat’a kardeş olduklarını vurgulayarak af dilemiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.