GenelGenel Türk TarihiKültür ve SanatTarih

Türk Ozanları ve Ozan Kültürü

Türk Ozanları ve Ozan Kültürü; Ozan (Halk Ozanı veya Âşık; Azerice: عاشيق Aşiq; Ermenice: Աշուղ – Aşuğ; Gürcüce: აშუღი – Aşuği) – Âşıklık veya halk ozanlığı Anadolu, Güney Kafkasya ve İran’da sürdürülen, genellikle saz eşliğinde söylenen sözlü halk geleneğidir.

Özellikleri

Kökeni, Orta Asya’daki Baksı geleneğine dayanır ve Türklerin inancı olan Şamanizm’den izler taşır. Halk ozanları, toplumun değerlerini kuşaklar boyu tanıtmakta önemli aracı olmuş ve bunları kalıcı kılmışlardır. Halk ozanlarının doğaçlama saz çalıp türkü söyleme yetenekleri vardır.

Genellikle bu yetenek Tanrısal bir güç tarafından kendilerine bahşedilmiştir. Çoğu zaman bir rüyâda üç bade içerler ve bu rüyâdan uyandıklarında bu yeteneklerini kazanmış olurlar. Buna “Tanrı Vergisi” denir. Geleneğin koruyucusu ve aktarıcısıdır. Sümerlerdeki gelecekten haber veren kişi anlamına gelen Uzu ile de yakından bağlantılıdır. Akın olarak da adlandırılırlar. Kadın ozanlara ise Akınay denir.

Halk ozanı veya Âşık, Anadolu’da toplumun öncüsü olmuş bir gelenek, halka mal olmuş bir kültürdür. Yaşamını halkla birlikte idame ettiren ozan, sazıyla sözüyle halkın sesidir. Toplumdaki olumlu ya da olumsuz gelişmeler, ozanın sazına, sözüne ve sesine konu olur. Ozanlar toplumun sorunlarını dile getirmek, olup biteni daha erken görmek ve gelecek nesillere mesaj vermek özellikleriyle de tanınmıştır. Böylece halka mal olmuşlardır.

Ozanlık geleneğinde doğa sevgisi vardır, halk sevgisi vardır, vatan sevgisi vardır, hak sevgisi vardır. Halkın bağrından kopar ve temsil ettiği toplumun sorunlarını, mesajlarını sazıyla anlatır. Yaşadıkları dönemlerde her halk ozanının farklı bir yeri vardır. Ama tüm halk ozanlarımızın buluştuğu yer, halkın gönlüdür.

Târih boyunca ozanlık ve halk edebiyatı çeşitli dönemlerden geçmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Halk ozanlığı, değişen yaşam koşulları ve değer yargıları karşısında gerileme yaşasa da kültürün vazgeçilmez simgelerinden biri olma özelliğini korumuştur.

Doğu Anadolu’da söylenegelen “Aşuğ” İstanbul Türkçesinde “âşık” şeklinde ve asıl mânâsında kullanılmaktadır. Türkçede saz şairi mânâsına da gelen “âşık” kelimesi, ağızlarda aşuh, aşşıh, aşşığ ve aşığ şekillerinde söylenir. “Türkçe şiirler yazıp söyleyen Ermeni âşıklarına verilen ad” şeklinde anlaşılması veya târif edilmesi yanlıştır.

Doğu Anadolu’da saz şairine “aşuğ, aşuh” denir bütün saz şairlerinin ortak sıfatı “aşuğ/aşuh”tur. Türkçe ve irticalen çalıp söyleyen her şaz sairine Türkçede nasıl âşık deniyorsa ağızlarda da bu böyledir. Kelime Arapça aşk, sevgi kökünden ism-i fâil, yapan eden veya olan kişi manasını taşır.

Toplumda âşıklara herkes itibar eder, sever, sayar; hattâ evliyâ yerine bile koyar. Âşık Veysel, Âşık Emrah ne ise Âşık Şenlik, Âşık Sümmanî, Âşık Vartan veya Âşık İzanî de odur. Türkçe çalıp çığıran Ermenilerin sadece dinleri ayrıdır.

Hayatı Âşığ Said’in eserlerini çalıp çığırmakla geçiren Kırşehirli Âşık Garip bunun son örneğidir.

Anadolu Ermenileri Türkçeden başka bir dil bilmezlerdi. Bu bakımdan “Aşuğ şairleri” gibi bir kavram kullanmak abestir. Ermeniler eskiden İstanbul ağzı ile değil yaşadıkları bölge ağzı ile konuşup yazdıkları için cönklerinde âşık kelimesi aşuğ, aşığ, aşuh, aşıh şekillerinde geçer.

Türkçe söyleyen bazı Ermeni âşıklar

Âşık İzanî, Âşık Vartan, Kul Eflâzî, Kul Agop, Kevkebî, Âşık Ganî, Pesendî, Âşık Civan, Bidarî Serverî, Nâmî

Türkçe (Oz/Uz) kökünden türemiştir. Ozmak (önde gitmek, şarkı söylemek) fiilini içerir. Kendilerine saygı duyulduğu için hep önde otururlar. Uzmanlık bildiren Uz sözcüğüyle de yakından ilgilidir.

Pek çok halk ozanının, aşığın ve dervişin isminde yer alan Emre sözcüğünün (örneğin, Yunus Emre, Taptuk Emre) Türkçede “Âşık” anlamına geldiği dibilim açısından kesinleşmiş durumdadır.

Bu kelimenin İmre kavramı ile bağlantılı olduğu kabul edilmektedir. Türk-Moğol dil bütününde ilaç, ağız, dişilik, işâret bildiren (Am/Em/İm) kökünden türeyen Amramak/Emremek/İmremek fiili âşık olmak demektir ve Emre kelimesi de âşık mânâsı taşır.

Amrağ/Amra/Emre dönüşümüne uğramıştır. Anadolu da “imremek” ve “imrenmek” fiilleri bir şeyi çok sevmek, gıpta etmek, aşırı istek duymak manaları taşır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.