Hayata Dair

Kültürel Grup Seçimi

Araştırmacılar, kültürel grup seçimi olarak adlandırılan tartışmalı bir teoriyi test etti ve doğruladı. Teori, kültürel olarak farklı grupların rekabet içinde olması, bunun sonucunda da gruplara rekabet avantajı sağlayan özelliklerin yayılması iddiasına dayanıyor.

Durum her zaman böyle görünmese de, bilim insanları, insanların olağanüstü düzeyde işbirliği yaptığına inanıyor. Diğer hayvanların aksine, sadece yakın çevremizle değil, bizden genetik olarak bağımsız insanlarla da işbirliği yapıyoruz.

İtfaiyecilerin ve hemşirelerin hayat kurtaran hizmetlerinde, sabah işe gitmek ve havaalanında check-in bölümündeki kuyrukta beklemek gibi sıradan faaliyetlerde, tanıdıklarımızın ve yabancıların yardımseverliğine ne kadar güvendiğimizi bir düşünün.

Tabii ki, hile yapan, başkalarının refahını göz ardı eden ve kronizm (“yandaşçılık”) yapan insanlarla karşılaşıyoruz.

Ancak biz bu davranışları “normalin dışında, sapkın” olarak nitelendirme eğilimindeyiz – oysa hayvan topluluklarında bu davranışlar oldukça sıradan.

Şimdi asıl soru: Hayvanlar Alemi içinden insanlar, işbirliği yapmak ve yardımlaşmak açısından neden bu kadar ünlü? Cevabın, insanlarda diğer hayvanlara kıyasla abartılı olan bazı özellikler olduğu düşünülüyor: dil, zeka, kültür, büyük hayvanları avlama veya bize muhtaç olan çocuklarımız gibi…

Kültürel Grup Seçimi

Bu özelliklerin işbirliği evrimini nasıl etkilediğini kesin bir şekilde açıklayabilmek zor olsa da bu durum, özelliklerden birini veya diğerini vurgulayan teorilerin -ve hararetli tartışmaların-çoğalmasına yol açmış durumda.

Nature Communications dergisinde yayımlanan ve Arizona State Üniversitesi araştırmacılarından Carla Handley ve Sarah Mathew’a ait olan bir çalışma, kültürün, yabancılarla işbirliği yapma kabiliyetimizi körüklemiş olabileceğini iddia ediyor.

Araştırmacılar, kültürel grup seçimi olarak adlandırılan tartışmalı bir teoriyi test etti ve doğruladı. Teori, kültürel olarak farklı grupların rekabet içinde olması, bunun sonucunda da gruplara rekabet avantajı sağlayan özelliklerin yayılması iddiasına dayanıyor.

İşbirliği tam olarak böyle bir özelliktir – bireyler için meşakkatli, ancak gruplar için avantajlıdır.

20. yüzyılın ikinci yarısında, biyologlar seçimin gruplar üzerinde etki edeceği fikrini geçersiz ilan ettiler. Grupların, seçimin etkisine girebilmek için birbirinden yeterince farklı olmadığını söylediler.

Bunun nedeninin insanların göç etmesi, sonuç olarak da göçün zaman içinde insan gruplarını benzer hale getirmesi olduğunu iddia ettiler.

Bununla birlikte yukarıdaki düşünce, kültürel olarak iletilen davranışlar için geçerli olmayabilir. İnsanlar göç ettiğinde, sosyal öğrenme yoluyla kültürel olarak yeni çevrelerinde popüler olan davranışları kazanabiliyor. Böylece insan hareketliliği çok olsa dahi, kültürel gruplar farklı kalabiliyor.

Bu da, seçimin gruplar üzerinde etki edebileceği ve işbirliği gibi grup yararına olan davranışların gelişebileceği anlamına geliyor. Mathew şöyle diyor:

İnsanlar, kültürel ilişkiler geliştirmenin işbirliği yapmamıza yardımcı olduğunu düşünüyor. Bizim bahsettiğimiz şu: kültür, grupların farklılaşmasını sağlıyor, bu da rekabete yol açıyor. İşin garip yanı şu ki, işbirliği davranışlarımızı şekillendiren da tam olarak bu rekabet.

Bu teoriyi değerlendirmek için Handley ve Mathew, Kenyalı pastoralistler (Ç.N.: göçebe çobanlar) arasındaki kültürel değişimi ve işbirliğini inceledi.

Kuzey Kenya’nın kurak savanlarında, yarı göçebe olarak geçimlerini sağlayan çobanlardan oluşan dört etnik gruba (Borana, Rendille, Samburu ve Turkana) yayılmış 9 kabileden 759 kişi üzerinde çalışıldı.

Bu grupların, sığır baskınları da dahil olmak üzere mera, kuru mevsim su kuyuları ve hayvancılık için birbirleri arasında yoğun bir şekilde rekabet ettiği görüldü.

Araştırmacılar, tahmin edildiği gibi, kültürel uygulamaların ve inançların popülasyonlar arasında önemli ölçüde değişken olduğunu fark etti.

Gözlenen kültürel varyasyonun %10 ila 20’si rakip gruplar arasındaydı.

Buna karşılık, bu gruplar içindeki genetik varyasyon %1’den daha azdı. Bu bize, kültürel grup seçiminin gerçekleşmesi potansiyeli olduğunu gösteriyor.

Turkana yerlileriyle birlikte Carla Handley
Turkana yerlileriyle birlikte Carla Handley

Daha sonra, çobanların kiminle işbirliği yaptığı incelendi ve işbirliğinin gerçekten de kültürel grup üyelerine yönelik olduğu fark edildi.

İnsanlar, aynı kültürel değerleri, inançları ve normları paylaştıkları sürece yabancılarla işbirliği yapma eğiliminde oluyor.

Kültürel gruplar arasındaki rekabet, işbirliğinin evrimini etkilediyse, bu tür kültürel anlamda sınırlı bir işbirliği durumu çok da garip değil. Handley şöyle diyor:

Bu çalışma, işbirliğinin dört ayrı etnolinguistik grup arasında ve bu gruplar içinde nasıl işlediğini incelemesi ve kültürel grup seçimini ampirik olarak test etmesi açısından benzersiz.” diyor.

“Durup bir düşününce, işbirliği davranışının yaygın olmadığı ve ‘gayri meşru’ şiddetin statüko olarak kabul edildiği küçük ölçekli toplumlarda, çatışma söyleminin yeniden çerçevelenmesine de katkıda bulunabilir.

Bulgular, insanların oldukça işbirlikçi olmasına rağmen, evrimleşmiş işbirliği eğilimlerimizin hala sınırlı olduğunu ve küresel ölçekli problemleri çözmenin zorlu olduğunu kanıtlıyor.

Kendimizi iklim değişikliğinden, salgın hastalıklardan ve tabii ki uzaylılardan korumak ve kurtarmak istiyorsak yenilikçi düşünce gerekiyor.

Kaynak

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.