MitolojilerTürk Mitolojisi

Ağaç Ata Mitolojisi ve Ağaç İnancı

Ağaç Ata Mitolojisi ve Ağaç İnancı;

Ağaç Ata – Türk Mitolojisinde ve halk kültüründe Ağaç Tanrı. Farklı şivelerde Ağaç (Ağaş, Ağas, Yağaç, Yığaç, Cığaç, Eves) Ata olarak da bilinir. Moğolcada Mod ve Modun (Modon) Eçege olarak söylenir.

Özellikler

Bazı Türk boyları örneğin Uygurlar ağaçtan türediklerine inanırlar. İki nehrin kavşağında bulunan bir adacığın tam ortasında yanyana duran iki ağacın arasına düşen yıldırımlar sonrasında beş tane çadır belirir ve içlerinde birer tane çocuk oturmaktadır. Bu çocuklar o bölgedeki kavimlerce bulunurlar ve onların içinde yetişip büyürler ve Uygur’ların ataları olurlar. Gidip o iki ağaca saygı gösterirler ve bunun üzerine ağaçlar konuşup kendilerine alkımada (hayırdua) bulunurlar. Bu beş çocuğun adı ise şöyledir;

  1. Sonkur Tekin,
  2. Kotur Tekin,
  3. Oğur (Or) Tekin,
  4. Tükel Tekin,
  5. Bögü Tekin.

Beş çocuk motifinin Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’in eski adı olan Pişbeg (Beş Bey) ile bağlantılı olma ihtimali de vardır. Bu isimlerden birisi olan Tükel sözcüğü Türk kültüründe zaten ağaçtan doğan kişiler için kullanılmaktadır. Bögü Tekin ise Mani Dinini Türklerde yayan kişidir ve aslında tarihte yaşamış gerçek bir kişi olmasına rağmen ağaçtan doğma efsânesine dâhil edilmiştir.

Yerle göğü birleştiren Yaşam Ağacı bazen Demir Ağaç olarak da adlandırılır. Korkut Ata öykülerindeki Basat adlı kişi de (veya ataları da) ulu ve büyük bir ağaçtan türemiştir.

Dolganların kendilerine verdikleri diğer isim olan Tığa Kihi (Orman Kişi), ormanda yaşayan anlamına gelmektedir. Ancak doğrudan ele alındığında “Ağaç Adam” diye dâhi çevirilebilir. Orman Kişi tanımlaması Terekeme adlı Türk boyunu da akla getirmektedir ve bu sözcük de terekle yâni ağaçla uğraşan çağırışımı yapmaktadır. Bazen Ağaç İyesi manasında da kullanılır.

Etimoloji (Ağ/Ak) kökünden türemiştir. Değişik türleri bulunan odunsu bitki. Ağmak (yukarı çıkmak) fiiliyle bağlantılıdır. Uzamak anlamı taşır. Bu bağlamda göğe doğru olmayı belirtir.

Ağaç İnancı – Ağaçların saygı gösterilmesi gereken bir ruha sâhip oldukları ve bunun bereketi etkilediği düşüncesinden kaynaklanan bir anlayıştır.

Eski Türklerin ve Moğolların inancı Tengricilikte dünyanın merkezinde durduğuna ve yer ve gök âlemini birleştirdiğine inanılan “Dünyalar ağacı” vardır. Ağaca tapınmanin izleri Oğuzlara kadar muhafaza edilmiştir: “Bay Terek”, “Temir Kavak” , veya “Hayat Ağacı” denilen kutsal “Evliya Ağaç” inanışına benzer inançlar sadece Türk mitolojisinde değil tüm dünya mitolojilerinde rastlanabilir.

Sembolik anlamları

Türk etnik-kültürel geleneğine baktığımızda, önemli bir yer tutan ağaç miti, Türk düşüncesinde yaratılış nedeninin başlıca motiflerinden biri olarak gösterilir. Bu düşünceye göre, ilk insan dokuz budaklı bir ağacın altında yaratılmıştır. Türk mitolojisinde, “Evliya Ağaç”, Tanrı’ya kavuşmanın yoludur. İnanışa göre, yüce dağlar gibi bazı kutsal ağaçların bakışları da gözle görülemeyecek kadar göklere yükselir ve göklerde olduğu sanılan ışık dolu cennet âlemine ulaşır. Cennet ise Ulu Tanrı’nın gözle görülebilen yanına çevrilmiştir. Ağaç, Türk halklarının geleneksel dünya görüşlerinde, insanların birbirleriyle ve doğanın insanlarla bağını da sembolize eder.

Tarihsel kökenleri

Kaşgari, Oğuzlardan bahsederken, onların yüksek bir dağla yakınlıklarına değinir ve “gözlerine ulu görünen” büyük bir ağaca “Tankrı” dediklerini söyler. Derbent yakınlarında yaşayan Kumukların, dokunulmaz ve kutsal saydıkları ağacı, “Tenkrihan” olarak adlandırmış olması ve diğer birçok tarihsel bilgi, Türklerin gözünde Ulu Ağaç’ın, Tanrı’nın ilâhi vasıflarını taşıdığını gösteriyor. Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi’nin uykusuna girip, hâkimiyetinin nerelere kadar uzanacağını söyleyen, her tarafa dal-budak salan ve budaklarının gölgesi dört bir yanı örten de ağaçtı.

Sayan Altay halk kültüründeki ağaç motifi, yer sahibi motifiyle ilintilidir. Burada ağaç, Ulu Ana’nın yaşadığı ve kahramanlara memesinden süt verdiği yerdir. Hakasların yaşlıları, kayın ağacının yerin derinliklerine işlemiş köklerinde, yeraltı dünyasındaki atalar âlemiyle bağlı gücün ifadesini görürler. Türk halklarında ulu ağaçların evliya adlarıyla anılması da çok yaygındır. Dünya halklarının mitolojisinde “Hayat Ağacı”; Altay Türk mitolojisinde “Bay Kayınk” ; bazı hikâyelerde ise “Tamir Terek” adları geçmektedir. Dünyanın tam ortasından yükselen bu ağacın kökleri yeraltına iner, dalları ise dünya dağının zirvesine yükselir. Böylece bu kutsal ağaç, dünyanın her üç katını -gök, yer ve yeraltı dünyalarını- birbirine bağlamaktadır.

Şamanist Türklerin en kutsal bildikleri ağaç , kayın ağacıdır. Kutsal sayıldığı için de “Bay Kayın” denilen bu ağaç, bütün şaman ayinlerinde yer alır. Ağaç motifi olan kayın, Altaylarda şaman ayinlerinde, doğum, düğün ve bayramlarda önemli unsurdu. Ataların hayatları bu ağaçla bağlanırdı. Altay şamanlarının inancına göre, insanlar yaratıldıkları zaman ilk kayın ağacı da yaratılmıştır.

Umay Ana ile beraber yere inmiştir. Şamanı besleyip, büyüten ağacın adı Ağaç’tı. Yakutlara göre, göğün en üst katında olup, göğün yere açılan kapısıdır. Yerle göğü birbirine bağlayan Dünya Ağacı’nın zirvesinde, iki başlı bir kartal yuva kurmuştur. Bu kartalın görevi, gökleri korumaktır. Hakaslar, “Imay Toyı” adını verdikleri törenlerde kullandıkları ağacı, tören bittiğinde ormana götürüp dikerlerdi. Eğer bu ağaç kurumazsa, adına tören yapılan kadının ailede çocuklarının dünyaya geleceğine inanılırdı. Hakasların geleneksel görüşlerinde ağaç, aynı zamanda “insan”, “insanın canı” ve “soy” anlamlarıyla da bağlantılıdır. Şamanlar kendi ilahilerinde, tören ve ayinlerin başlıca unsuru olan kayın ağacına “Bay Kayın” derlerdi. Kayın, Tanrı’yla kulu arasında ilâhi bir köprü gibi düşünülürdü. Şorlar da dağ ve su ruhlarının şerefine yaptıkları ayinleri, kayının altında gerçekleştirirlerdi.

Altaylarda, “Genç Oğlan” adlı hikâyenin kahramanı, kayın ağacının altında geceledikten sonra ad alır. Kırgız ve Kazaklarda ise kısır kadınlar, yalnız ağacın (veya suyun) yanında geceleyip kurban keserlerdi. Yakutlarda, çocuğu olmayan kadınlar, kutsal bir ağacın dibinde ak-boz at derisinin üzerinde oturur, ağlayıp sızlayarak, yer sahibinden çocuk isterlerdi. “Er Sokotoh” destanında, Er Sokotoh’un ablası sekiz budaklı ağaç, kardeşine yenilmez güç vermek için onu emzirir. Oğuzname’deki “Kıpçak” efsânesinde de ağaçtan söz edilmektedir. Altay halk biliminde, kayın ağacından inip, yeni doğmuş çocuğa ad veren, insanlara yardım eden, aksakallı yaşlı insan motifleri görmek mümkündür.

Türklerde dikkat çeken ve önem verilen bazı ağaçlar şunlardır:

  • Yangak/Cangak: Ceviz Ağacı.
  • Kos/Goz/Hoz: Ceviz Ağacı.
  • Palıt/Pelit: Meşe Ağacı.
  • Emen/İmen: Meşe Ağacı.
  • Siye/Şiye/Çiye: Vişne Ağacı.
  • Alça/Elçe: Vişne Ağacı.
  • Tal/Tel: Söğüt Ağacı.
  • Kavlağan/Kavlagan: Çınar Ağacı.
  • Çöke/Cüke/Yüke: Ihlamur Ağacı.
  • Arça/Arca: Çam Ağacı.
  • Karagay/Karakay: Çam Ağacı.
  • Terek/Tirek: Kavak Ağacı.
  • Buk/Bük: Kayın Ağacı.
  • Örük/Örik: Kaysı Ağacı.
  • Çördük/Çörtük: Armut Ağacı.
  • Koçaç/Koşaş: Armut Ağacı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.