Dinler TarihiMitolojilerTürk Mitolojisi

Bergü Ne Demektir

Bergü Ne Demektir;

Bergü – Türk halk inanışında Vahiy veya İlham anlamına gelir. Esin almak demektir. Bergi veya

Vergi de denir.

Tanım ve İçerik

Sıradışı yetenekler edinmek, tanrı vergisi özellikler kazanmak demektir. Bazen kutsal rüyâ manasında da kullanılır.

Ruhun hareketli kısmının bedenden ayrılarak soyut diyarlara yolculuk yapmasıdır. Bir ozanın, üç bade içtiği rüyâyı görmesidir. Bu rüyâda ozanın ağzından ve burnundan köpük gelir, kan boşalır. Kendisine üç bade (kadeh) verilir. İlk badeyi bir yudumda içer ve “Yaradan aşkına!” der. İkinciyi iki yudumda içerken “Yalvaç aşkına!” diye seslenir. Üçüncüyü “Yar aşkına!” diyerek üç yudumda içer. Kendisine bulacağı sevgilisinin adı söylenir.

Uyandığında ağzından ve burnundan gerçekten kan gelmektedir. Bağlamasını veya kopuzunu eline alır ve doğaçlama çalıp söyler. Bu yeteneği o rüyâyla birlikte kazanmıştır. Yollara düşer ve sevgilisini aramaya başlar. Çoğu zaman da hiç bulamaz. Rüyâda içilen aslında bir ışık şarabıdır.

Bazen bu şarap Hızır tarafından verilir. Yeniden oluşumu ve erişmeyi simgeler. Yeni bir ad alır. Bu ad ozanlarda mahlastır. Ruhlar âlemiyle bağlantı kurulabilir. Mekân ve zamanın sınırlarına ulaşılabilir hattâ dışına çıkılabilir. Bazen görülen bu rüyânın ardından odada misk kokusu duyulur. Bazen şaman olacak kişi, o an gelene kadar hastalanır. Hızır’ı rüyâda görmek de bu kavram ile bağlantılıdır.

Vahiy veya ilham kavramını da içerir. Ancak vahiy yalvaçlara özgü bir durum olarak algılansa da, İslam terminolojisinde bazen Tanrısal bir haber olarak da geçer. Örneğin Kuran-ı Kerim’deki Balarısı (Nahl) suresinde, Tanrının balarısına vahyettiği söylenir.

Buta (Bade)

Buta – Şamanlara “Tanrı Vergisi” verilmesi. Aşk destanlarında bu tâbir, “Buta vermek” şeklinde kullanılır. Âşığın, uykusunda verilen “Buta”nın etklsiyle, toprağa yattıktan sonra hastalanması, kendinden geçmesi ve ağzının köpürmesi, uyandığında ise saz çalıp türkü söylemesi şamanizmle paraleldir. “Buta”, çoğu zaman destanlardaki âşığa ışık şarabı şeklinde içirilir. “Buta”yı veren Hızırdır. Âşığın göğsünü yakan bu bâde, onun yeniden oluşmasının sembolü olup normal bir insanın, hak âşığı katına yükselmesini temsil eder.

Kutsal rüyâ anlamında Buta tabiri de kullanılır fakat sözcüğün Sanskritçe (Eski Hintçe) olma ihtimali yüksektir. Buta daha sonra Bade ile karşılanmıştır. Tanrısal esin veya vahiy değişik adlarla pek çok dinde yer alır.

Buta aynı zamanda özellikle Azeri kültüründe özel bir tür nakışı veya işlemeyi ifade eder ki, yine burada da ruhsal esin sembolize edilir.

Yoru

Yoru – Türk halk inancında rüyâ tabiri demektir. Özellikle rüyâlardan sonuç çıkarma yeteneğidir. Yur ve Moğollarda Yor olarak da söylenir. Tanrı Vergisi yeteneklerin en önemlilerindendir.

Yormak fiili bu anlamda kullanılır. Yorçu ve Yoruçu kâhin anlamına gelmektedir. Rüyâ yorumları pek çok kültürde olduğu gibi Türklerde de her zaman ilgi odağı olmuştur. Günümüzde modern psikoloji dâhi insan bilinçaltına inmenin yollarından birisi olarak rüyâ çözümlemelerine başvurur. Ancak rüya yorumculuğu ile bu psikanaliz tekniği elbetteki birbirinden farklı şeylerdir. İslamiyet’te rüya yorumlamanın Allah vergisi bir yetenek olduğuna ve bunun en yetkin örneklerinin de Yusuf’da görüldüğüne inanılır. Rüyâ yorumlama ve kehânet yeryüzündeki ister ilkel, ister çağdaş tüm toplumlarda bir biçimde mevcuttur.

Sözcük; yormak, yorumlamak fiillerinden türemiştir. Yorulmak (bitkinleşmek) anlamıyla da mecazen veya uzaktan bağlantılıdır, bu anlam kehânetin yoruculuğunu ve zorluğunu vurgular.

Tüşimel                                                                                                           

Tüşimel – Rüyâ tabircisi demektir. Rüyâları yorumlayan kişidir. Rüyâ yorumlayanların en önde geleni Yusuf peygamberdir. Tüşimel, Rüyâlardaki bazı işaretlere dayanarak geleceğe dair çıkarımlarda bulunur. Tüş (düş) rüyâ demektir. Eski Türkçe Tus, Eski Moğolca Tüs, Eski Tunguzca Tis kökü yardım etmek manasını barındırır.

Vahiy                                                                                                                  

Vahiy (Arapça: وحي) – İslami terminolojide, buyruk veya düşüncelerin Allah tarafından peygamberlere bildirilmesi eylemine veya bu bildirinin kendisine denir. İslami inanışta vahiy peygamberlere gelir ve çoğu zaman Cebrail aracılığıyla iner. Vahiy ile gelen her türlü söz Tanrının sözü kabul edilir. Dolayısıyla vahiy sonucu yazıldığına inanılan kitapların (kutsal kitaplar) Allah’a ait olduğuna ve mutlak doğrular olduklarına inanılır. Müslümanlar Kur’an dışındaki kutsal kitapların tahrif olduğuna inanırlar.

İslami anlayışta Allah’ın insanlara vahiy göndermesinin bir takım nedenleri bulunmaktadır, bu nedenlerin en önemlisi Allah’ın insanları uyarmak istemesidir. Allah Kuran’ın bir öğüt olduğunu ve anlaşılmak için indirildiğini belirtmektedir. Özet olarak vahiy, insanlığa gerçek inanç esasları, iyi, doğru ve güzel olanı öğretmek için gönderilmiştir. Vahye benzer bir kavram olan ilham ise melek aracılığı ile gelmez ve herkesin yaşayabileceği bir “içe doğma”dır. İslam dışı kaynaklarda ise kutsal kitapların kaynağı “esin” kavramıyla ifâde edilir. Esin İslami terminolojideki ilham karşılığı olarak değerlendirilebilir.

Etimoloji

(Ber/Ver) kökünden türemiştir. Vermek fiili ile kökteştir Yetenek ve sıra dışı özellikler için kullanılan “Allah Vergisi” sözünün kökeninde bu kavram vardır. Aynı kökten gelen Moğolcada Berh zorluk, Türkçede Berk sağlamlık anlamına gelir ki, vahyin ve ilhamın zorluğunu ve disiplinini anlatır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklamların gösterimine izin veriniz. Bu siteyi ayakta tutabilmek için gereklidir. Please allow ads to be displayed. This is necessary to keep the site up and running.