Joan Arc Efsanesi
Joan Arc, Fransa tarihinin en ünlü figürlerinden biridir. 15. yüzyıl Fransa‘sında yaşayan Joan, Fransa’nın İngilizler tarafından işgal edildiği dönemde ortaya çıktı ve Fransızların direnişinde önemli bir rol oynadı. Ancak, Joan’ın hikayesi sadece savaşta başarılarıyla değil, aynı zamanda kendine özgü kişiliği ve trajik sonuyla da bilinir.
Joan, orta sınıf bir ailenin kızı olarak 1412 yılında doğdu. Çocukluğu sıradan bir şekilde geçti ancak kendisine göre ilahi bir misyonu olduğunu düşünüyordu. Joan, kutsal melekler tarafından gönderildiği inancıyla doluydu ve Fransa’daki savaşta İngilizleri yenmek için Hristiyan Fransızların lideri olacağına inanıyordu.
Joan, 17 yaşındayken, kırsal kesimde yaşayan bir kız olarak, hiçbir siyasi veya askeri eğitim almamış olmasına rağmen, Fransız ordusuna katıldı ve ünlü savaşçıları ikna ederek kendisine birlikler kurdurdu. Joan, orduya katıldıktan kısa bir süre sonra, Fransızların başkenti Orléans’ı İngilizlerden geri aldı. Bu zafer, Joan’ın kahramanlık hikayesinin başlangıcı oldu ve Fransa’da halkın sevgisini kazandı.
Ancak, Joan’ın hikayesi burada sona ermedi. Savaş sırasında, Joan’ın sıra dışı davranışları ve giyim tarzı, onu diğerlerinden farklı kılmaktaydı. Joan, erkeklerin giydiği zırhları giyiyor ve saçlarını kısa kestiriyordu. Ayrıca, korkusuzluğu ve cesareti ile tanınıyordu. Ancak, bu özellikleri onu bazı kişilerin hedefi haline getirdi.
Joan, yakalandığından sonra, İngilizler tarafından kafirlikle suçlandı ve yargılandı. İngilizler tarafından yargılanan Joan, kafir olduğu gerekçesiyle 30 Mayıs 1431’de Rouen’da yakıldı. Ancak, 25 yıl sonra, Joan’ın suçsuz olduğu ve İngilizler tarafından haksız yere yargılandığı resmi olarak ilan edildi.
Joan Arc efsanesi, yüzyıllar boyunca Fransız halkının hayranlıkla anlattığı bir hikayedir. Joan, Fransa tarihinde bir sembol haline geldi ve Fransızların milli kahramanı olarak kabul edildi.
Joan’ın trajik hikayesi, sadece Fransa için değil, dünya tarihi için de önemlidir. Joan, savaşta kadınların da başarılı bir şekilde yer alabileceğini göstermiştir ve kendine özgü kişiliği ile bugün hala hayranlık uyandırmaktadır.
